Atatürk’ün kehanetleri


Atatürk’ün kehanetleri

Atatürk yaşamı boyunca olabileceklerle ilgili çok önemli bir öngüreye sahipti ,buna ister kehanet deyin isterseniz basiret ama kesin olan bir şey varki geleceği görebiliyordu…..

İNGİLİZLERİN TAARRUZUNU TARİHİYLE SÖYLEDİ
Çanakkale Savas sirasinda Mustafa Kemal Nablus Karargahi ‘nda ikinci defa 7 nci Kolordu Kumandani oldugu yillarda yasanan bu olayi kendisi daha sonra söyle anlatmistir”Bir gün Erkani Harbiye Reisi bana o günkü raporlarini okudu.Basit raporlardi,her zamanki gibi…Yalniz bu raporlarlar içinde bir nokta dikkatimi çekti…”
Evet görünürde hiç bir sonuç çikartilamayacak bu rapordan Mustafa Kemal inanilmaz bir sonuç çikartmis ve çok degil bir veya iki gün sonra ingilizler’in büyük taaruzu baslamistir.Bundan sonrasi Mustafa Kemal’in kendi agzindan:
“Yataktan kalktim,giyindim.is odasina girerek bir muharebe emri yazdim.”
Emirde sunlar yaziyodu:
“Düsmam 19 Eylül aksami taaruz edecektir.” “Sonra bu emre alinmasi gereken tedbirleri ilave ettim.Bu emri Grup kumandani olan Liman Fon Sanders Pasa’ya da gönderdim.Çok hürmet ettigim bu zat,benim raporuma gülmüs ve ‘ihtiyattan zarar gelmez” diye bana da bir sey söylemeye lüzum görmemis”
19 Eylül gecesi kolordu kumandanlari telefon basinda çagirarak verdigi emirlerin ve alinmasi gereken tedbirlerin yerine getirilip getirilmedigini sordu.Kendisine tüm tedbirlerin alindigi bildirildi.Ancak ne yazik ki,kolordu kumandanlari da böyle bir emri ciddiye almamislar ve gerekli hiç bir önlemi almamislardi. Mustafa Kemal gerekli tedbirlerin alinip alinmadigini ögrenmek için bir müddet sonra telefon açti… Olayin sonucunu yine Mustafa Kemal’den dinleyelim:
“Ben daha telefon konusmami bitirmeden,düsman topçusu muharebe hattimiz üzerine ates etmeye basladi.Gece muharebe ile geçti.Benim ordumun sag cenahindaki ordu yarildi,esir oldu ve bos kalan cepheden geçen düsman süvarileri Leyman Fon Sanders’in karargahina basti.Hakikat anlasilmisti.Fakat neye yarar…”

MUSTAFA SAGiR’iN CASUS OLDUGUNU ilk KONUSMADA BiLMESi…
16 MART 1920’de istanbul’un isgal edilmesi üzerine ,Kemalettin Sami Pasa Anadolu’ya Geçerken gemide bir Hintli ile tanisir.Bu adam Mustafa Sagir’dir. Milli Harekete yardim için Hint müslümanlarini’nin kendisini gönderdiklerini söyler.Böylelikle pasayi etkilemistir.Ankara’ya telgraf çeken Sami Pasa,Mustafa Sagir’e ilgi gösterilmesini ister.Bir süre sonra Sami Pasa Atatürk’e Hintliyi anlatir ve görüsmesini rica eder.Ertesi gün Atatürk ,Mustafa Sagir’i kabul eder. Bu görüsme uzun sürer.Hintli gönderilir.iki pasa yalniz kalinca Atatürk:
“Bana bak Kemal bu adam casus!…” der Sami pasa:”Aman pasam siz de çok süphecisiniz” diyerek Atatürk’e inanmaz. Atatürk konusmayi keserek yaveri Hayati Bey’i çagirir ve su emri verir:
-“Bu Hintli ingiliz Casusu olacak..Kendisini takip etsinler.Mektuplarini da sansürde çok dikkatli okusunlar…”
Bundan sonra mektuplar o zamanlar kimya hocasi olan Avni Refik Bey’e verilir.Bir iki tecrübeden sonra gizli yazilar bulunur.Mustafa Sagir yakalanarak suçu itiraf ettirilir ve idam edilir.

GÖZLE GÖRÜLMEYEN YERi BiLMESi….
Sakarya Savasi’ndan sonra bir subay cepheden alinan bilgileri Baskomutan Maresal Gazi Mustafa Kemal’e okuyordu.Kagittaki notta cephe komutanlarindan biri ,Seyit Gazi’nin kuzey-dogu tarafinda bir düsman firkasinin göründügünden bahsediyordu… Bunun üzerinde Mustafa Kemal kaslarini çatarak:
” Hayir!..Orada düsman yoktur..iyi baksinlar..”
Subay ögle yemeginde geri geldi.Biraz da sikilarak: –
“Haber aldim komutanim.Bahsedilen yerde düsman yoktur.”

BU KEHANETiNE DÜSMAN GÜÇLERi DE iNANMAMiSTi…
Düsman Ordusu’nu tamamiyla yoketmek amaciyla baslatilan Büyük Taaruz amacina ulasmisti.Ordularini korkunç sondan kurtarmak isteyecek olan itilaf devletlerinden durumu gizleme amaci güden fakat bu basarilari haber alan itilaf devletleri kendisinden görüsmek üzere randevu istedikleri zaman.ATATÜRK elçilere:
“Sizinle 9 Eylül 1922 Nif(Kemalpasa) kasabasinda görüsebilirim.”
isin ilginç tarafi,bu sirada Türk Ordulari Nif’den çok uzakta bulunuyordu.Ve 9 Eylül’e kadar oraya çarpisarak varmak çok zor,hatta imkansiz gibi görülmekteydi.Çünkü bu bir savasti.Yani kesin tarih verilmesi norma sartlarda hiç bir sekilde mümkün degildi.Savas sirasinda neler olabilecegini kim önceden kestirebilirdi ki? Aradan 10 gün geçti.Bu olayi daha sonra ünlü Nutku’nda kaleme alarak söyle demistir:
“Dedigim gün Nif’te idim.Fakat benden randevu isteyenler orada yoktu…”

BASKENT ANKARA
Atatürk’ün Ankara’yi Baskent yapmasinin ardindaki sebep hayli ilginçti:
“Ben Türk’ün imkansizi imkan haline getiren kudretini bütün dünyaya göstermek için Ankara’yi istedimBir gün gelecek su çorak tarlalar yesil agaçlarin çevirdigi villalar arasindan uzanan yesil sahalar,asfaltlar ve binalarla bezenecek.Hem bunu hepimiz görecegiz,yakinda olacak…”
Ankara 13 Ekim’de baskent oldu.Bazi Batili devletler Ankara’nin nüfusu ve kirsalligi yüzünden büyükelçi göndermeyeceklerini açiklamalarina ragmen karar degismedi.

RADYO VE SiNEMA HAKKiNDAKi GÖRÜSÜ
Atatürk’ün radyo ve sinema hakkindaki sözleri onun “ileri görüslü”lügünü bir kez daha kanitliyor.
“Sinema,gelecekteki dünyanin bir dönüm noktasidir.Simdi bize basit bir eglence gibi gelen eglence olan radyo ve sinema bir çeyrek asra kalmadan yeryüzünün çehresini degistirecektir.Japonya’daki kadin,Amerika’daki zenci,Eskimo’nun ne dedigini anlayacaktir.Tek ve birlesik bir dünyayi hazirlamak bakimindan sinema ve radyonun kesfi yaninda tarihte devirler açan matbaa,barut,Amerika’nin kesfi gibi olaylar oyuncak nispetinde kalacaktir.”
Bu sözler radyonun emekleme,sinemada ise yeni yeni çalismalar yapildigi bir dönemde ifade edilmistir. Bir diger önemli nokta ise “Tek ve Birlesik Dünya ” düzeninden bahsetmesidir.Bana kalirsa herkesin internet’i tanimasi bu olayi kavramasi için bile yeterlidir.

iTALYANLARiN HABESiSTANA SALDiRMASi.KiM BiLEBiLiRDi Ki?
Bu olayi aktaran Atatürk’ün yakin arkadasi Münir Hayri Egeli’dir.Egeli’nin agzindan naklediliyorum: Habesistan Savasi baslamadan önce italya’nin Rodos’a askeri harekatta bulundugu günlerdi…Bir aksam Atatürk’ün sofrasina davet edilenler onu balkonda gezinirken buldular.Atatürk:”Tevfik Rüstü” nerde?” Diye sordu.Ankara Palas’da bazi sefirlere ziyaret veriyorlar,dediler. Daha sonra hep birlikte davetin verildigi Ankara Palas’a gidildi. Atatürk Arnavutluk Elçisi Asaf Bey’in yakininda giris ve çikis kapisini iyi görebilecegi bir yere oturdu. Atatürk:
“Asaf Bey,gazetelerde bir takim resimler görüyorum.Arnavutluk’da operet mi oynaniyor?”.
Bu sözleri ile Kral Zogo’nun sorguçlu resimlerini kastettigini anlayan elçi sasiriyor…Atatürk devam ediyor: –
“Cumhuriyet’de ne zarar görüldü ki,krallik ilan edildi.Hem takip edilen politika tehlikelidir.italya’nin Arnavutluk’u Balkanlar’da bir basamak yapmasi muhtemeldir.”
Müdahaleye kalkan italyan sefirine Ata:
“Haber aldigimiza göre Roma’da bazi ögrenciler elçilik önünde gösteri yaparak Antalya’ti istemisler.Antalya sigara paketi midir ki sefir cebinden çikarip versin.Antalya buradadir.Buyurun alin.Hem benim bir teklifim var.Hakikaten böyle bir sey düsünüyorsa,Musolini’ye müdahale edelim.Antalya’ya asker çikarsin.Bütün ihracaat tamam olunca harp ederiz.Maglup eden hakkina razi olur.”
Bu sözleri duyan italyan elçisi atiliyor:”Bu bir harp ilani midir?”
Atatürk:
“Hayir ben burada bir fert olarak konusuyorum.Türkiye de harp ancak Türkiye Büyük Millet Meclis’nin yetkileri içindedir.”
Bu durum üzerine Basbakan ismet Pasa’ya haber verilir telefonla.Ve Ankara Palas’a çagrilir. Atatürk bunu haber alinca:
“Hükümet geliyor,biz gidelim” der. Çankaya’ya döndügü zaman sunlari söyler:
“italya ile harp tehlikesi yoktur.Rodos’a yapilan hareket Habesistan’a yönelecektir.”
O yillarda italya’daki fasist yönetim kendine yeni sömürgeler ariyordu.Avrupa gazetelerinde zaman zaman italya’nin Rodos Adasi’na yakin Anadolu topraklarini isgale hazirlandigina iliskin haberler yayinlaniyordu.Türk hükümeti de her ihtimale karsi bütün tedbiri almisti.Ancak Atatürk’ün söyledigi yine gerçeklesti ve italya Türkiye yerine Habesistan’a saldirdi.

RUSYA’NiN GELECEGi
Kurtulus Savasi sirasinda en büyük destegi Rusya’dan alan Mustafa Kemal,savas sonrasinda ise iliskileri belli bir düzeyde sürdürüyordu.Çünkü Lenin’den sonra iktidari ele geçiren Stalin Rusya’yi keyfi bir sekilde yönetiyordu… 1936 yilinda Atatürk her zamanki gibi Çankaya’daki aksam yemeklerinde ülkenin sorunlarini konusurken,masadakiler sik sik Pasam,Ruslar söyle ileri adimlar atiyor,ekonomide,sanayide,askeri alanda söyle basarili oluyorlar diye anlatiyordu. Atatürk’ün bunun üzerine yemegi birakip masanin üzerindeki içinde meyvelerin bulundugu tabagi aliyor ve yere atacakmis gibi yapiyor.Masadakilere :
“Eger bunu yere biraksam kaç parça olur?” diye soruyor. “40 parça olurdu Pasam”diyorlar. “Hayir..” diyor Atatürk,soruyu yine tekrar ediyorlar,ayni cevabi aliyor.Bunun üzerine “Bilemediniz…” diyor. Ve devam ediyor:
“Biraz sabredin…Yurtta Sulh,Cihan’da Sulha sarilin.Çünkü 60 yil sonra Rusya 60 parça olucak.Bu nesil Bolsevik ihtilali yapti.Kan kussa,kizilcik yedim der.Ogullari da babalarinin istikametinde gider.Ama ondan sonraki nesil Rusya’yi 60 parçadan böler…”
Bu sözler 1936 yillarini söyle bir hatirlayalim..Henüz daha ii.Dünya Savasi çikmamis ve Rusya büyük bir güç olmamisken,bu söz söylenmistir.Anlattigi seyler 64 yil sonra gerçeklesmistir.Atatürk devam etmistir: –
“Bu gün Sovyetler Birligi dostumuzdur,komsumuzdur,müttefikimizdir.Bu dostluga ihtiyacimiz vardir.Fakat,yarin ne olacagini kimse bugünden kestiremez.Tipki Osmanli gibi,tipki Avusturya Macaristan imparatorlugu gibi parçalanabilir,ufalanabilir.Bu gün Rusya’nin elinde simsiki tuttugu milletler avuçlarindan kaçabilirler.Dünya yeni dengeye ulasabilir.iste o zaman Türkiye ne yapacagini bilmelidir.Bizim,bu dostumuzun idaresinde dili bir,inanci bir,özü bir kardeslerimiz vardir.Onlara sahip çikmaya hazir olmaliyiz.Hazir olmak yalniz o günü susup beklemek degildir.Hazirlanmak lazimdir.Milletler buna nasil hazirlanir?Manevi köprüleri saglam tutarak..Dil bir köprüdür.inanç bir köprüdür.Tarih bir köprüdür.Köklerimize inmeli ve olaylarin böldügü tarihimiz içinde bütünlesmeliyiz.Onlarin bize yaklasmasini beklemeliyiz,bizim onlara yaklasmamiz gerekliligidir.Rusya bir gün dagilacaktir.O zaman Türkiye onlar için örnek bir ülke olacaktir.”diyen Atatürk :
“Türkiye 21 nci Yüzyili sekillendiren Avrasya için bir kilit ülke konumundadir.Onlar bizi örnek alacaklardir.” diye görüsünü bildiriyor. Atatürk’ün ileri görüsünü 1999 yilindan 2000 yilina girerken gözlem yapan ve gazeteleri televizyonlari yani kisacasi dünyayi takip eden herkes su an bile anlayabilir.

AVRUPA BiRLiGiNiN KURULUCAGiNi BiLiYORDU…
Atatürk dis politikaya da önem verilmesini çok iyi biliyordu.Türkiye’nin komsularinda meydana gelebilecek olaylardan etkilenebilecegini savunan Atatürk bir aksam Çankaya Köskü’nde çocukluk ve mahalle arkadasi Asaf ilbay’in da aralarinda bulundugu dostlarina dis siyaset hakkinda dis siyaset hakkinda sunlari anlatir: –
“Bir Balkan Birligi’ne lüzum vardir.Beni birakiniz ki firkamin lideri olarak Balkanlar’da bir seyahat yapayim.Balkan devlet adamlariyla konusayim ve efkari umumiyeyi hazirlayayim.Dünyanin ufuklarinda kara bulutlar görüyorum.Balkan Birligi kurulabilirse,bir Avrupa Birligi’ne yol açilabilir.Bati devletleri de er geç birlesmis olacaklardir.”
Avrupa Birligi düsüncesi ilk olarak ancak ii.Dünya savasi sonrasinda ortaya çikabilmistir.1960’larin basinda Bati ülkeleri tarafindan üzerinde konusulmaya baslanmis olan bu düsünce,1980’lere gelindiginde ancak genislemeye baslayabilmistir. Oysa ki,Atatürk bakislarini bir noktada yogunlastirarak dalgin bir halde israrla sunlari sunlari söylüyordu:
“..Evet,bir Balkan Birligi ve sonra da Bati Devletleri Birligi beseriyeti ve uluslari,görünür görünmez felaketlerden koruyabilir.Yoksa insanligin basina gelecek sefalet ve istiraplara ölçü yoktur.Dünya bir uçurama dogru gidiyor…”

UÇAKLARLA iLGiLi KEHANETi
Atatürk uçaklarin henüz daha birakin savaslarda kullanilmasini normal günlerde bile kullanilmadigini ve birçok kimse için ölüm kutusundan baska bir sey olmayan günlerde ,Fransa’da Abidin Daver’e söyledigi uçaklarla ilgili söyle demistir:
“Teyyareler gün gelecek savaslarda önemli roller oynayacaktir.”
1908 yilinda söylenen bu söz ,Abidin Daver’in hiç aklina yatmadigini itiraf etmistir.Çünkü o yillarda uçagi savasta kullanilmasi akillarda dahi yok gibi bir seydi.

ANNESiNiN ÖLÜMÜYLE iLGiLi GÖRDÜGÜ RÜYA…
Zübeyde Hanim rahatsizligi artigindan Ussakizadeler ‘in evinde ogluna hasret vefat eder.Ancak bu haber Pasa’ya nasil haber vereceklerini düsünüyorlardi. Annesinin ölümünden habersiz olan Mustafa Kemal ,ayni saatlerde trenle çiktigi Yurt gezisinde uyumaktaydi. Gecenin ilerleyen saatlerinde gördügü kabus gibi rüya yüzünden kan ter içinde uyanir..Bir sigara yakar ve zile basarak kompartimanindaki hizmetine bakan Ali Çavus’u çagirip: -“Gördügüm rüya canimi sikti…”der. Ali Çavus :
“Hayirdir Pasam” deyince Atatürk de rüyasini anlatir: -“Pek hayir olacaga benzemiyor.Kirlik bir yerdeymisiz.Her taraf yesillik.Birden bire sel geliyor,annemi alip götürüyor.Endise ediyorum.Yaverlere söyle,Izmir’e telgraf çekip annemin saglik durumunu sorsunlar…”
Aci haber tez gelir derler…Kisa bir süre sonra Yaver Salih’in yolladigi sifreli telgraf le gelir.Atatürk telgrafin sifreli oldugunu derhal anlayarak: -“Annem öldü mü?” Ali Çavus üzgün bir sekilde telgrafi uzatir: –
“Basiniz sag olsun Pasam.” Gözleri yasla dolan Atatürk :
“Bana malum oldu..Bana malum oldu…Bunun kabusunu gördüm ben..Anam..Zavalli çilekes anam..Benim anam öldü baska analar sag olsun..”
diyerek koltuguna çöker. Vatan hizmetinin zorunlulugu yüzünden annesinin cenaze törenine katilamaz.

Bunlar ve bundan daha fazlasi kehanet Atatürk’ün düsüncelerinde belirmistir.Daha sonra bunlari çesitli olaylardan sonra dile getirerek parapsikolojik yetenegini görmemize neden oluyor.Daha fazla bilgilenmek için Gazeteci Ali Bektan’in 18 yillik alin teriyle çikardigi “ATATÜRK’ÜN KEHANETLERI” adli kitabini alabilirsiniz.Gerçekten bizim için bir “Kader” diyebilecegimiz Atatürk sözleri,fikirleri ve düsüncerini TÜRK HALKINA her zaman önüne sunmustur.Bize düsen böyle bir kisilige sahip oldugumuzla övünmek yerine,bize kalan miraslari olan ülkemiz ve düsüncelerini gelistirip yeni neslin çocuklarina “net bir ” TÜRKIYE birakmak için çalismamiz gerekecektir. Durumumuzu özetlersek :

“Bilginin efendisi olmak için Çalismanin kölesi olmak lazimdir.”